2D'nin gücü; Dirayet & Dayanışma
2D’nin gücü; Dirayet & Dayanışma
Yeni ümit ve dilekler ile girdiğimiz 2020 yılı, unutulmayacak bir yıl olarak şimdiden tarihe geçti. Uzun süredir gündemde olan VUCA (değişken, belirsiz, karmaşık, muğlak) koşullarına pandemi süreci de eklenince çalışma şekillerimizde, iş yapış modellerimizde ister istemez bir çok şey değişti.
McKinsey Global Enstitüsü, Covid-19’un uzun vadede çalışma şekillerine etkilerini incelemek üzere, dünyanın dört bir yanından 800 iş liderleri ile yaptığı anket sonuçlarını açıkladı. Bu sonuçlara göre “Yalnızca milyonlarca kişi işsiz kalmadı, aynı zamanda bu krizden sonra ortaya çıkan işlerin, muhtemelen kaybedilenlerden daha farklı olacağını gösterdi.”
İş kayıpları, hızlı değişim, ekonomik koşullar, belirsizlik, karmaşa, yüksek risk çoğumuzu bireysel ve toplumsal olarak zorlamakta. Bu sürecin uzaması ile birlikte tüm dengeleri koruyabilmek için gösterdiğimiz ekstra efor fiziksel, mental, duygusal olarak yorgunluklar yaratabiliyor. Tüm bunları yönetebilmek için ihtiyacımız olan güç ise içsel olarak sahip olduğumuz Dirayet ve dıştan aldığımız Dayanışma birliğinden gelmekte..
Dirayet (Resilience); karşılaşılan sıkıntı ve zorluklara uyum sağlayabilme, dayanabilme, baş edebilme ve sonrasında daha güçlü, sağlıklı ve başarılı olma yeteneğidir. Bu yetenek tıpkı yaratıcılık yeteneği gibi doğuştan gelen bir yetenek değil, aksine öğrenilebilen bir yetenektir.
İçsel bir güç olan Dirayet yetkinliği çok önemli olsa da, böyle zorlayıcı bir ortamda tek başına eksik kalabiliyor. Bu eksiklik dışarıdan gelen Dayanışma yaklaşımı ile tamamlandığında ise büyük bir güç birliği ortaya çıkmakta.
Dayanışma; duygu, düşünce, ortak faydalarda birliğiyle bireylerin birbirlerine karşılıklı olarak bağlanmaları ve her konuda birbirlerine destek olmalarıdır. Bu birlik ortamında hissedilen destek bireyleri daha güçlü kılar. Tüm dünyaca yaşanılan ortak pandemi sıkıntısının ancak birbirimizle dayanışma içerisinde aşılabilecek olduğunu görüyoruz.
Peki Dirayet yetkinliği nasıl gelişir? Dayanışma nasıl oluşturulur?
“Değişimin” hayatın olağan bir akışı ve ilerlemek için gerekli olduğunu, çoğu zaman zorlukların değişim için itici ve gerekli bir güç olduğunu kabul etmek ilk öncelik olarak ortaya çıkıyor. Aynı zamanda karşılaşılan zorluklar ve stresli olaylar karşısında pozitif tavır geliştirmek de önem kazanmakta. Bu tavrın anlamı; bireyin sıkıntı ve zorluklardan olumsuz etkilenme yerine olaylara istediği şekilde yön verebileceğine inanması ve bu inancı eylem olarak hayata geçirmesidir. Bu tavrı geliştirmenin de kendi seçimi olduğunu fark etmesidir. Farkındalık, kabul, eylem yaklaşımları içsel gücün ortaya çıkmasını sağlar.
Dayanışma, toplumsal olarak sahip olduğumuz en önemli değerlerimizden biridir. Bir topluluğun parçası olduğunu hissederek ihtiyacı olan tüm desteği alacağı, bireyselliğini kaybetmeden “biz” diyebilme/olabilme bilinci taşır. Bu değeri ön plana çıkarmak, bizi tüm zorluklar karşısında daha da güçlendirerek bir adım öteye taşır.
İçsel ve dışsal olan bu iki gücün birlikteliği aynı zamanda, iyi/kötü yargısından öte yaşanan her şeyin öğrenme sürecini destekleyen bir deneyim olduğunu ve Dirayet- Dayanışma birlikteliği ile daha iyiye gidebileceğimizi gösteriyor.
Songül Sancaktar